Mustafa KOÇ Yazarın Tüm Yazıları
ÖZGEÇMÄ°Åž Antalya Manavgat Ahmetler doÄŸumluyum. Ä°lkokulu orada okudum. Aksu Ä°lköÄŸretmen Okulunu bitirdikten sonra 4 yıl ilkokul öÄŸretmenliÄŸi ve okul yöneticiliÄŸi yaptım. Daha sonra girdiÄŸim sınavları kazanarak Ankara Gazi EÄŸitim Enstitüsü EÄŸitim (Pedagoji) bö...
174 Yıl Önceden Bugüne
CUMHURÄ°YETÄ°N ÇALIKUÅžLARI-1
ÖÄžRETMENLER
ÖÄŸretmen Okullarının 174. KuruluÅŸ Yıldönümü Kutlu Olsun
29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyet, Türk insanının kaderini deÄŸiÅŸtirirken önce aydınlanma devrimine baÅŸladı ve bilgisizliÄŸe karşı savaÅŸ açtı. Çünkü Osmanlıdan kalan nüfusun en çok yüzde 7 - 8’i, okuma yazma biliyordu. Buna Kuran diÅŸli okuyanlar da dahildi. Bu nedenle önce eÄŸitimde büyük bir devrim gerekiyordu. Cehaleti ortadan kaldırmadan topluma cumhuriyeti de demokrasiyi de anlatmak çok zordu. Ä°ÅŸte bu nedenle 1 Kasım 1928’de yeni Türk alfabesine geçilerek büyük bir okuma yazma seferberliÄŸi baÅŸlatıldı. 1940’larda baÅŸlayan eÄŸitim seferberliÄŸiyle de bize uygun bir Türk modeli yaratılarak hızla öÄŸretmen yetiÅŸtirme kararı alındı.
Köy Enstitülerinden ÖÄŸretmen Okullarına
Åžimdi rahat koltuklarımızda otururken o günlerin koÅŸullarını düÅŸünüp hayal bile edemeyiz… SavaÅŸtan çıkmış, paylaşılıp parçalanmış koskoca bir imparatorluÄŸun küllerinden bir devlet yaratılıp cumhuriyet kurulmuÅŸ. Savaşın acıları yeni yeni sarılıyor, para pul yok ama inanç var, heyecan var. KurtuluÅŸ savaşının zaferi; ezilmiÅŸ, ihmal edilmiÅŸ, yoksul Anadolu insanına bir özgüven vermiÅŸ. Belli ki “Türk öÄŸün, çalış, güven!” sözü de bunun için söylenmiÅŸ. Åžimdi bir de “tasada, kıvançta bir” olacak bir ulus yaratılacaktır. Bunun yolu da eÄŸitimden geçiyor. Çünkü artık Osmanlı’ya benzemeyen yeni bir devlet sistemi vardır.
Okur yazar oranının yüzde 5’lerde olduÄŸu bir toplumda ilk hedef eÄŸitimi yaygınlaÅŸtırmak, kültürel ve sosyal deÄŸiÅŸimi saÄŸlamaktı. Kalkınma ve aydınlanma köylerden baÅŸlayacaktı. Çünkü toplumun yüzde 80’den fazlası köylerde yaşıyor. Bunun ilk adımı 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan Köy Enstitüleri oldu.
Anadolu'nun hemen hemen tamamı okulsuz ve öÄŸretmensiz. Ä°smet Ä°nönü baÅŸbakandır. Türkiye'ye özgü bu eÄŸitim projesini cumhuriyetin efsane Milli EÄŸitim Bakanı Hasan Âli Yücel yönetirken Köy Enstitülerinin babası sayılan Ä°smail Hakkı Tonguç’un çabaları da belirleyici oldu. Köy Enstitüleri projesine pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad'ın da katkılarıyla, eÄŸitimde yeni bir Türk modeli yaratıldı.
Köylerde çalışacak, oraya uyum saÄŸlayacak, ÇalıkuÅŸu romanındaki karakter gibi gönüllü ve özverili öÄŸretmenler yetiÅŸtirilmeliydi. Köylerden alınacak ilkokul mezunu zeki çocuklar bu okullarda yetiÅŸtirildikten sonra yeniden köylerine gidip öÄŸretmen olarak çalışacaklardı.
Bu amaçla ÅŸehirlerden uzak ancak ulaşımı uygun, tarıma elveriÅŸli 21 bölgede köy ilkokullarına öÄŸretmen yetiÅŸtirmek üzere 21 Köy Enstitüsü açıldı. ÖÄŸretmenler köylerde hem eÄŸitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve bilimsel tarım tekniklerini öÄŸretecekti. Kitaba deftere dayalı öÄŸretim yerine, ”iÅŸ için, iÅŸ içinde eÄŸitim” ilkesi uygulanacaktı. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, baÄŸları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin yarısı temel eÄŸitim konularını içerirken geri kalanı uygulamalı eÄŸitimdi.
Yıl 1940, Aksu Köy Enstitüsü
Ä°smail Hakkı Tonguç Isparta Gönen ve Aksu Köy Enstitülerini açmak için 10 Mart 1940 tarihinde Antalya’ya geldi. Perge harabelerini gezerken eski uygarlıklara hayran kalsa da buraları bir adım öteye götürme hayalini de saklamadı:
“Bu diyarları yeni uygarlık eserleriyle süslemek gerekir” diyerek Aksu köyünü enstitünün yeri olarak seçti. Bütün enstitüler gibi, cumhuriyetin aydınlanma ışığı 1940 yılında halkın ve öÄŸrencilerin imecesiyle Antalya için Aksu’da yakıldı.
Burada yüzlerce öÄŸretmen yetiÅŸtirilerek hem köy idealizmi hem de cumhuriyet heyecanıyla hızla köylere dağıtıldı. Burada yetiÅŸen öÄŸretmenler, gittikleri uzak diyarlarda unutulmaz hikayeler yazdılar, karanlık içindeki Anadolu’nun adeta ışığı oldular. Ä°çlerinden ÅŸairler, yazarlar, düÅŸünürler çıktı.
Anadolu aydınlanıyor, köylü bilgileniyor, Türkiye yükseliyordu. Üretime dayalı eÄŸitim modeli dünyada da yankı bulmuÅŸtu. Türklerin eÄŸitim modelini UNESCO da örnek gösterdi. Ancak 1946 yılında köy enstitülerinin adı önce Ä°lköÄŸretmen Okulu olarak deÄŸiÅŸtirildi.
***
Adeta bilinçli bir el öÄŸretmen yetiÅŸtirme siteminin Türk halkında yarattığı deÄŸiÅŸimi engellemek istemiÅŸti. Tarih aydınlandıkça anlaşıldı ki Köy Enstitülerinin kapatılması, Amerikan uzmanlarının tavsiyesi ve toprak reformunu da engellemek isteyen toprak aÄŸalarının baskısıyla gerçekleÅŸmiÅŸti.
Çünkü artık öyle bir noktaya getirildik ki günümüzde öÄŸretmen yetiÅŸtirmek, özel program isteyen bir iÅŸ olmaktan çıkarılmış, sıradan bir akademik öÄŸretime dönüÅŸmüÅŸtür. Bugün bütün geliÅŸmiÅŸ ülkelerde bir kiÅŸinin öÄŸretmen olup sınıfa girebilmesi için tezli yüksek lisans yapması gerekmekteyken bizde artık pedagojik formasyon bile aranır olmaktan çıkarıldı. Ä°mamlar, ziraatçılar dahil, pedagojik formasyonu olmayan daha kimler derslere giriyor bilen var mı? Bir saat çocuk psikolojisi okumayan, eÄŸitim bilimlerinin e’sinden haberi olmayan insanlar eÄŸer sınıflara girebiliyorlarsa herkesin oturup iyice düÅŸünmesi gerekir: Nereye götürülüyoruz?
1848’de Osmanlıda baÅŸlayan öÄŸretmen yetiÅŸtirme geleneÄŸimizi yaÅŸatamadık. 16 Mart 1848’de açılan ilk öÄŸretmen okulu Darülmuallimin’den sonra Köy Enstitüleri, ÖÄŸretmen Okulları, EÄŸitim Enstitüleri, Yüksek ÖÄŸretmen Okulları ve ÖÄŸretmen Liseleri belirli bir plana göre ardı ardına kapatılırken kimsenin kılı kıpırdamamışsa ÅŸimdi eÄŸitimde gelinen yere bakarak ağıt yakmak neye yarar. Türk milleti bu yıkımın nedenlerini göremez ve bunun hesabını soramazsa asla geliÅŸmiÅŸ, iyi eÄŸitilmiÅŸ, mutlu ve kalkınmış bir ülke olmayı hayal etmemeli.
Bu vesileyle 16 Mart ÖÄŸretmen Okullarının 174. KuruluÅŸ yıldönümü kutlu olsun!
ÖÄžRETMEN MARÅžI
Alnımızda bilgilerden bir çelenk,
Nura doÄŸru can atan Türk genciyiz.
Yeryüzünde yoktur, olmaz Türk'e denk;
Korku bilmez soyumuz.
Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.
Candan açtık cehle karşı bir savaÅŸ,
Ey bu yolda ant içen genç arkadaÅŸ!
ÖÄŸren, öÄŸret hakkı halka, gürle coÅŸ;
Durma durma koÅŸ.
Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.