YA CUMHURİYET OLMASAYDI?
Mustafa KOÇ
(Bu yazı, 29 Ekim 2011 Tarihli POSTA Gazetesinde yayınlanmıştır.)
Cumhuriyetle birlikte hayatımızda ne gibi değişiklikler olduğunu ve sahip olduklarımızın değerini biliyor muyuz?
Aslında biz insanlar da tıpkı balıklar gibiyiz; onlar da içinde yaşadıkları suyun ne kadar farkındadır bilemeyiz. Ama suyun içinden çıkan balık için “Sudan çıkmış balığa dönmek” deyimini hepimiz biliriz. İşte tıpkı bunun gibi sahip olduğumuz değerleri kaybetmeden, onlardan mahrum yaşamanın yaratacağı eksikliği önceden algılayabilmeliyiz.
Gelin bir zihinsel senaryo kuralım: Acaba cumhuriyet ilan edilmeseydi neler olurdu, nelerle karşılaşırdık? 29 Ekim 1923’te gerçekleşen cumhuriyet düşüncesi bakalım toplum hayatımızı nasıl etkilemiş? Böylece belki sahip olduklarımızın değerini daha iyi anlayabiliriz.
“Kul” olmak mı “Yurttaş” olmak mı?
Bir kere, cumhuriyet olmasaydı kralların, sultanların, padişahların kullarıydık. Sonradan ”vatandaş”, “yurttaş” olduk; ama cumhuriyet olmasaydı, şimdi yırtınırcasına bağırdığımız “insan haklarımızın” farkında bile olamazdık. Çünkü hak ve hukuk dediklerimiz, “efendilerimiz”in çok kıymetli iki dudağı arasındaydı.
Oysa çoğu zaman hoşlarına gitmese de bugün yönetenleri yerden yere vurma hakkımızı kullanabiliyoruz. “Garibanlar”, bazen saltanatlarının tadını bile çıkaramıyorlar. Eskiden öyle miydi? Burnu biraz uzun olan Sultan Abdülhamit “burun” demeyi bile yasaklamış. O günlerde söylenemeyen “hürriyet, istiklal, devrim” gibi kelimelere şimdi dönüp bakan yok. Her ne kadar daima eksiklikleri hissedilse de çok şükür hiç değilse “hak, hukuk, adalet, eşitlik” diye bağırabiliyorsunuz. Böyle bağırıp çağırmalar fazla karın doyurmasa bile bu hakkın varlığının ne demek olduğunu herkes az çok bilir. Cumhuriyet sağ olsun!
“Kanun Kim?”
Atalarımıza fazla haksızlık etmeyelim; o dönemde sosyal hayat bu kadar karmaşık değil ve dünya düzeni bu kadar aleni değildi. Osmanlı, bir dünya deviydi ama “Tebaası” da “isyankar” değil, “itaatkar”dı. Ayrıca bugün bile haklarında onca gürültüler koparılan “yasama, yürütme ve yargı”, neredeyse “kanun benim” anlayışıyla bir kişinin dilinin ucundaydı. Meclis vardı ama kadınlar meclise giremezdi; seçim vardı ama herkesin seçme ve seçilme hakkı yoktu.
Seçimler önemlidir ancak tam bir cumhuriyet olabilmek için sadece seçim yapılması de yeterli değil. Seçilenler demokrat olamazlarsa diktatör olurlar. Cumhuriyetin başında diktatörler olduğu zaman da haklar ve özgürlükler yine tehlikededir.
Cumhuriyetten önce “demokrasi”nin adı bile söylenmezdi. Zaten demokrasiyle taçlanmamış olan bir yönetime cumhuriyet demek zordur. O zaman haklar ve özgürlükler de yoktur.
İslam ülkeleri arasında bir tek demokrasi yıldızı gibi gösterilen Türkiye, Müslüman dünyasının gurur duyması için yeterli sayılmaz. Ancak Arapların içinden de bir Atatürk çıkmamış. Belli ki şimdi bunun acısını çekiyorlar. Demokrasi ve cumhuriyet, toplumları diktatörlerden koruyabilir. Araplar ise kendi diktatörlerinden yeni yeni kurtulmaya çalışıyor. Arap ülkelerinde laik devletler olsaydı, bu kadar diktatör yetişmezdi.
Cumhuriyet olmasaydı padişahımız efendimiz, Peygamberin yeryüzündeki vekili olacaktı. Gerçi cumhuriyet döneminde de bir türlü başımızdan atamadığımız “padişahlarımız” oldu; ama hiç değilse “Allah’la aramıza girme teşebbüslerinde fazla başarılı olamadılar. Çünkü Kuran’da “Biz size şah damarınızdan daha yakınız” dendiğini herkes öğrendi. Aracıya gerek yok ki…
“Terbiye” ediliyorduk; şimdi “Eğitiliyoruz!”
Cumhuriyetten önce eğitim çok yaygın değildi ve bugünkü okullar yoktu. Mektep ve medreselerde ağırlıklı olarak dini bilgiler okutulur, pozitif bilimlere yeteri kadar önem verilmezdi. Eğer cumhuriyet olmasaydı, bu cıvıl cıvıl okullar açılmayacak, bilimde ve sanatta bugünkü düzeye gelemeyecektik.
Pozitif bilimler okutulmadan tıpta, sağlıkta, sanayide ve teknikte ne kadar gelişebilirsiniz… Belki de “muhteşem” atalarımızın pozitif bilimlere önem vermeyişi, kendi ihtişamlarının da sonunu getirmiş. Çok güçlü ve Avrupa’dan çok ilerde bir imparatorluk, gelişmelere uzak kalıp değişime ayak uyduramayınca iyi kötü bütün mirasını bize bırakıp gitmiş.
Kadınlar Cumhuriyete Dua Etmeli!
Cumhuriyet olmasaydı kadınlar bugünkü kadar sosyalleşemeyecek, seçme ve seçilme hakları olmayacaktı. Türk kadınları, cumhuriyetlin getirdiği evlenme ve miras hukukuyla nelere sahip olduklarını tam olarak biliyorlar mı? Cumhuriyetin kazandırdıklarına bakarak kadınların yatıp kalkıp cumhuriyete ve Atatürk’e dua etmeleri gerekiyor. Eğer cumhuriyete sahip çıkma refleksimiz kaybolmazsa bu kazanımları buradan daha geriye götürmek artık o kadar kolay olmayabilir.
Haklar ve Özgürlükler
Cumhuriyet olmasaydı, demokrasi zaten olmazdı. O zaman da kadınların, çocukların, çalışanların kısaca herkesin sahip olduğu haklar, hala birçok eksiklerimiz olduğu halde bu kadar gelişmeyecekti. Ayrıca halk egemenliğinden haberimiz olmayacaktı. Çünkü halkın egemenliği yoksa temel hak ve özgürlüklerin yerini, keyfi yönetim, baskı ve korku alır.
Cumhuriyet olmasaydı çoğumuz belki “sendika, sigorta, grev, toplu sözleşme, emeklilik, iş güvenliği, eğitim, barınma, çalışma ve haberleşme hakkı” gibi kavramların adını bile bilmeyecekti.
Çoğu insan cumhuriyetin özellikle dil ve kültür hayatımıza getirdiği değişimlerin belki farkında bile değildir. Cumhuriyet olmasaydı kesinlikle bugünkü Türkçeyi konuşamayacak, öğrenmesi çok zor olan ve Türkçenin ses yapısına uymayan Arap alfabesiyle okuyup yazacaktık.
Bir toplumda alfabe değişikliği elbette kolay bir iş değildir. Ancak okuryazar sayısının yüzde onun bile altında olduğu bir kırsal toplumda kültür ve eğitim hayatının hızla yükseltilmesi için Türk diline uygun bir alfabeyle işe başlanması gerekiyordu.
Bazen yakın geçmişimizle ilgili kaynakları anlamakta zorlansak da yüzde yüz bize ait olan bir dili cumhuriyetin ortaya çıkardığını ve geliştirdiğini de unutmamak gerekiyor. Cumhuriyet, sarayın kullandığı Osmanlıca dili yerine; halkın kullandığı Türkçeyi seçmiş; bu nedenle dil devrimi toplumu olumlu yönde etkilemiş ve okur yazar oranı hızla yükselmiştir.
Eğitim ve kültür hayatımızın bugünkü düzeye gelmesinde cumhuriyetin çok büyük payı vardır. Cumhuriyet olmasaydı biz de kendi coğrafyamızdaki diğerleri gibi hala 1920'leri yaşıyor olabilirdik. Neredeyse bir yüzyıl kaybetmemek az şey midir?
Cumhuriyet ve Bağımsız Bir Devlet
Koskoca imparatorluk dağılınca adeta onun küllerinden yaratılan bağımsız bir devlet fikri cumhuriyetle birlikte gerçekleşti. Kurtuluş Savaşı da zaten sonunda kurulacak bir devlet için, cumhuriyet için yapılmadı mı? Sonuçları çok ağır da olsa bağımsız bir devlet kurmak için zaten ulusça çok büyük bedeller ödenmedi mi? Ödendi; ama helal olsun!
Tehditlere, tehlikelere ve zorluklara rağmen cumhuriyetimiz bugün çok daha iyi bir yerde olabilirdi. (Ama elimizdekileri kaybetmemek için cumhuriyet bilincimizi yükseltmek de gerekiyor.) Çocuklarımıza cumhuriyetin değerlerini tam olarak öğretebilirsek onu geliştirmek, korumak ve yaşatmak asla zor olmayacaktır.
97. Yıl Kutlu Olsun!
(Posta Gazetesi / 29 Ekim 2011)