Böyle günlerde hatırlandığımızda hem kendinizin yaÅŸadığına hem de dostlarınızın varlığına ve yaÅŸadığına seviniyor insan.
Ben Pandemi günlerine kadar kaç yaşında olduÄŸumun pek farkında bile deÄŸilmiÅŸim. Ne zamanki “atmış beÅŸ yaÅŸ üstü” diye ayırdılar iÅŸte o zaman yaşımı fark ettim.
Yaşamak mı, yaş almak mı yoksa yaşlanmak mı?
Bunların üçü de farklı kavramlar.
“YaÅŸamak” biyolojik bir ÅŸey…
“YaÅŸ almak” da bir bakıma kimlik cüzdanlarının eskimesi...
“YaÅŸlanmak” ise bana göre daha farklı bir kavram:
“Seksen yaşında nice insanlar vardır, ama hala gençtir; oysa niceleri de yirmi, otuz yaşındadır ama çoktan yaÅŸlanmıştır.”
Ä°ÅŸte yaÅŸlanmak bu açıdan bakıldığında bedende deÄŸil, ruhta ve beyinde ortaya çıkıyor. Bedenin yaÅŸlanması doÄŸal bir süreç ve önüne geçilemez; ama ruhun yaÅŸlanması öyle deÄŸil, insanın kendisini erken emekli etmesi gibi bir ÅŸey. Sanki yaÅŸlanmanın biraz da insanın kendi elinde olduÄŸunu hatırlatıyor. “Ä°çinizdeki çocuÄŸu öldürmeyin” diyen psikologlar belki de bunu, yani ruhun yaÅŸlanmasını önlemeyi öÄŸütlüyor.
Åžair Erozan’ın ÅŸiirindeki dizeler günümüzde biraz deÄŸiÅŸtirilerek ÅŸöyle söyleniyor:
“Edemedim gözüm ile gönlümü birbirine eÅŸ,
Biri yüz yaşında biri yirmi beÅŸ”
Bu söz de içimizdeki yaÅŸama sevgisiyle bedenimizdeki yaÅŸlanma mücadelesini çok güzel anlatıyor. Demek oluyor ki ruhumuzdaki yaÅŸama sevgisi var oldukça asla yaÅŸlanmayız, sadece yaÅŸ alırız.
“Ä°nsanlar yaÅŸadıkça yaÅŸlandıklarını sanırlar, oysa yaÅŸamadıkları için yaÅŸlanırlar.” sözü de çok anlamlı.
YaÅŸamak, hayatın ve yaÅŸadığımız yılların kalitesiyle ölçülmeli demek istiyor. Öyleyse “nasıl yaÅŸadığımız”, “ne kadar yaÅŸadığımızdan” daha deÄŸerli olmalı. Demek ki asıl önemli olan hayatı bilerek ve farkına vararak yaÅŸamak…
ÇoÄŸumuz saÄŸlığımızı kaybettiÄŸimizde yaÅŸadığımızın farkına varıp hayatın deÄŸerini anlıyoruz. Bu da ÅŸu sözü akla getiriyor:
“Ä°nsanlar, gençliklerinde para kazanmak için saÄŸlıklarını; yaÅŸlandıklarında da saÄŸlıklarını kazanmak için paralarını harcar.”
Belki de insanoÄŸlunun en büyük çeliÅŸkilerinden biri bu.
Oysa cebimizdeki ömür saatinin hiç bitmeyeceÄŸini sanarak hayatı sadece bir “biriktirme” mücadelesi olarak görenlere söylenmiÅŸ bu söz hiç de yanlış görünmüyor. O nedenle yaÅŸadığımızın farkına her vardığımızda bu sözü hatırlamakta yarar var.
Ä°lle de bir ÅŸey biriktireceksek “insan” biriktirmek, “dost ve arkadaÅŸ” biriktirmek daha kalıcı bir servet gibi görünüyor bana.
YaÅŸamak belki de her ne biriktirdiysen “biriktirdiklerin” ile arkanda bıraktığın “iz”den baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil.
Bütün dostlarıma, arkadaÅŸlarıma saÄŸlıklı ve mutlu yaÅŸ almalar diliyorum.