ESKÄ°MEYEN ÖÄžRETMEN MONTAIGNE
Montaigne, yalnız beni deÄŸil, dünyadaki milyonlarca kiÅŸiyi eÄŸiten büyük bir öÄŸretmen. 500 yıldır öÄŸretiyor ve hiç eskimiyor.
Her yıl tekrar okuduÄŸum denemeleri, 500 yıl önce Fransa taÅŸrasında yaÅŸayan insanlarla günümüzün insanları arasında, temel davranışlar açısından hiçbir fark olmadığını göstermesi açısından hayret verici.
Önce kendi içine bakarak insanlığı tanımaya çalışma yöntemini benimsemiÅŸ olan Montaigne, o kadar derin gözlemler yapmış ki modası hiç geçmiyor, hiç eskimiyor.
O dönemden bu yana kaç kral, kaç rejim, kaç devlet deÄŸiÅŸti ama onun gözlemleri ve düÅŸünceleri tazeliÄŸinden bir ÅŸey yitirmiyor.
Üstelik etkisi sadece bununla sınırlı da deÄŸil. Her denemesinde Tacitus'tan, Cicero'dan, Vergilius'tan, Lukianos'tan yaptığı alıntılarla bizi daha eskilere, yani insanlık nehrinin binlerce yıllık birikimine baÄŸlıyor.
Zamanı aÅŸan böyle bir ustalık karşısında ÅŸapka çıkarmak yetmez elbette. Önünde saygıyla eÄŸilmek de gerekir.
Montaigne'den sonra deneme türünün en büyük yazarı Francis Bacon.
Ama beni asıl etkileyen denemeci Türkiye'de pek az bilinen, hatta kitabının bile bulunmadığını sandığım Alain olmuÅŸtur.
Alain 20. yüzyılda yaÅŸamıştır ve lise öÄŸretmenidir.
Lise çaÄŸlarımda bir hazine gibi keÅŸfetmiÅŸ olduÄŸum Alain beni o kadar derinden etkilemiÅŸti ki, ister istemez bu büyük beyni kendi hocalarımla karşılaÅŸtırıyor ve içimde hafif gençlik küstahlığının karıştığı bir ruh hali içinde, onun gibi hocalar tarafından eÄŸitilmeye layık olduÄŸumuza karar veriyordum.
Kendi okulum ve hocalarım bana yetersiz geliyordu.
Artık düÅŸünceye saygı ortadan kalktığı için, deneme türü de eskisi kadar ilgi çekmiyor. Çünkü Amerika üniversitelerinden yayılan "faydacı düÅŸünme" çağında yaşıyoruz.
Faydadan da tek ÅŸey anlaşılıyor: Para kazanmak. EÄŸer bir düÅŸünce para kazandırmıyorsa, tamamen gereksiz bir çaba olarak görülüyor.
Varsa inovasyon, yoksa inovasyon!
Yani kazancı arttırmak için düÅŸünülecek yenilikler.
Türk -Ä°slam geleneÄŸi ise düÅŸünceye (dolayısiyle de denemeye) zaten önem vermez. Gazali'nin etkisi altında kalmış olan entellektüel hayatımız, "Müminlerin inancını zayıflatacağı" gerekçesiyle bilime bile kuÅŸkulu gözlerle bakar.
Oysa büyük Aristoteles yorumcusu ve Kurtuba müftüsü Ä°bn RüÅŸd'ün yolu takip edilseydi bugün Türk entelijansiyası bambaÅŸka bir noktada olabilirdi.
Halk kültürümüzde de düÅŸünme eylemini öven tek bir söz yoktur ama tersi örneklere bol bol rastlanır:
"Nasreddin Hocanın hindisi gibi düÅŸünmek".
"DüÅŸün, düÅŸün, b.ktur iÅŸin".
"Karadeniz'de gemileri batmış gibi düÅŸünmek".
"Ayağını sıcak tut, başını serin, düÅŸünme derin".
Böylece insanoÄŸlunun en soylu eylemlerinden birisi olan düÅŸünmek, bu toprakların geleneÄŸinde yararsız, gereksiz, hatta tehlikeli ilan edilmiÅŸ.
Böyle çorak bir toprakta "deneme" türünün geliÅŸmesine olanak yoktu ve olmadı.
Z. Livaneli