YAPTIĞINIZ İŞE SAYGI DUYMAK
(Bu yazı Akdenizde Eğitim Dergisinin Ocak sayısında yayınlanmıştır. Şubat 2007)
Mustafa KOÇ
Hangi işi yaparsak yapalım; her şeyden önce yaptığımız işe saygı duymamız gerekiyor. Çünkü her işin toplum hayatında bir yeri ve değeri vardır. Hiçbir iş ötekinden daha az değerli olamaz. Ayakkabı boyacısı da çiftçi de öğretmen de yaptığı işin değerine inanmazsa ona saygı duyamaz ve işinde başarılı olamaz. İşine saygı duymak belki başarılı olmanın da anahtarıdır. İnsan ancak bir işi severek yaparsa ve yaptığı işe önce kendisi saygı gösterirse başarıya ulaşabilir. Zaten siz kendi yaptığınız işe saygı göstermezseniz başkaları da saygı göstermez.
Bu dershanecilikte de böyledir. Dershaneciliğin ciddi bir geçiş döneminde olduğunu söylemeye gerek yok. Bu zorlukların bir bölümünün ülkenin ekonomik durumuyla ilgili olduğu söylenebilir. Ama sıkıntıları sadece buraya bağlamanın haksızlık olacağını da düşünüyorum. Önemli bazı sorunların kendi yanlışlarımızdan kaynaklandığını da görmek gerekiyor. Sanırım son zamanlarda yaşanan zorluklara biraz da bu açıdan bakmakta yarar var. Birilerinin gelip bizim işlerimizi düzeltmesini ve sorunlarımızı çözmesini bekleyemeyiz.
Özellikle dershaneciliği bir promosyon yarışı haline getirmenin artık kimseye bir yarar sağlamadığı anlaşılmıştır. Çok büyük iddialarla ortaya çıkan birçok dershane sadece promosyona dayalı tanıtımları öne çıkarmıştır. Ancak eğitim dışı vaatlerle ve rekabetin oluşmasını engelleyici, geçici promosyonlarla bol keseden atarak dershanecilik yapılamayacağı da anlaşıldı. Bu anlayışla yürütülmeye çalışılan kurumların uzun süre ayakta kalamadığını gösteren örnekler az değil.
Aynı anlayıştaki bazı meslektaşlarımızın dershaneciliği bir etütçülük haline getirdiklerini de söylemeden edemiyorum. Öğretmen yetiştirmenin ve gençlere sahip çıkmanın önemine inanan biriyim ancak etütçülüğün bir öğrenci yetiştirme faaliyeti değil öğretmen yetiştirme faaliyeti olduğunu da unutmamalıyız. Bir dershane araba, traktör, bisiklet vererek gazetelerin yaptığı gibi tencere tabak dağıtarak ayakta kalamaz. Sınavı kaybeden öğrencilerden zorluklarla toplanan paraları sansasyon olsun diye tepedeki bir iki öğrenciye dağıtarak da ayakta kalamaz. İşte bunlar da yaptığımız işin ciddiyetine ve önemine saygı duymakla ilgilidir.
Son zamanlarda hızla artan dershane sayısı ve dershaneler arasındaki rekabetin biçim değiştirmesi dershaneciliğin de biçim değiştirmesine ve bir miktar kalite düşmesine yol açmış görünüyor. Dershaneciliğin bir eğitim öğretim işi olduğunu vurgulayan düşüncelere ve anlayışlara ulaştığımızda yaşanan sorunların çoğu çözülecektir. Çünkü o zaman yaptığımız işe daha fazla saygı duymuş olacağız.
Kendimiz saygı duyarsak veliler de öğretmenler de öğrenciler de yaptığımız işe daha fazla saygı gösterecek ve bu işin bedeli olamayan ucuz bir uğraş olmadığını herkes kabul edecektir. Eğer bizler yaptığımız işin önemine ve ciddiyetine inanmaz ve kısa vadeli hesaplarla sadece o günü kurtarmayı düşünürsek başkaları bizim işimize neden saygı duysun ki…