İLK BİRLER’DEN
GURUR VEREN BAŞARILAR
İlk 1. Sınıf, "İlk Göz Ağrımız”dan 4'ü Okul Birincisi
Yeni açılan okuldaki İlkokul ve Ortaokulun ilk sınıfları, okulun temeli demekti. Bu nedenle 4 yıl boyunca onlara hep “ilk göz ağrımız” dedik. İlk yıl, öğrenci sayısı az olunca bu sınıflar fazlasıyla ilgi de gördüler.
Özellikle 9 kişiyle başlayan ilk 1’ler, 1-A’dan 4-A’ya gelinceye kadar, okul deneyimlerimizi geliştirmek için bana da bulunmaz fırsat yarattı. Sınıflarına girdim, bahçede aralarına karıştım, oyunlarını izledim, Her türlü etkinlikte ve gezilerde yanlarında bulundum ve bir eğitimci olarak kalıcı deneyimler kazandım. Güzel bir rastlantı sonunda ortaya çıkan “ayakkabı bağlama” eğlencesi bile büyük sempati toplayınca eğitsel gözlemler yapıp notlar aldım. (*1) (Bu gözlemlerin sonunda yazdığım “Almira’nın Ayakkabı Bağları” öyküsünü en alttaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz.)
Bu ortam bana mesleğimin ilk yıllarındaki duyguları ve o yıllardaki heyecanı yeniden yaşattı. Belki de en çok bu nedenle etkileyici bir deneyim oldu. O dönemde sınıf öğretmeni olan Havana Ökçe’ye, bu fırsatı verdiği için teşekkür etmiştim.
“İlk Birler”, sadece okulun ilk 1. sınıfı olmaları nedeniyle öne çıkmadılar; başarılarıyla, becerileriyle, sevgileri, nazları, kaprisleri ve coşkularıyla da özeldiler.
***
4 Okul Birinciliği
İlk göz ağrıları şimdi artık büyüdüler, bu yıl 8. sınıfta LGS’ye girdiler. Bizden sonra gittikleri farklı ortaokullardan şimdi önemli başarı haberleri gelince bunları kayda geçmek ve onları kutlamak istedim. İstedim ki bu küçücük hatırlamalar, sadece bizim anılarımız olarak kalmasın; onların kendi hatıra defterlerine de yazılsın.
Bu yazı, bir anı, bir nostalji yazısı gibi görünse de velilere ve öğrencilere karşı duyduğumuz vefa duygusunun ifadesi olarak da düşünülebilir.
8 yıl sonra onları hatırlamanın böyle sembolik bir değeri de olacak.
Çocukların da kayda geçecek önemli hikayeleri olabiliyor.
İşte 4 Okul Birincisi ve Kısa Hikayeleri
***
TATLI BİR NAZ AĞACI:
NAZ DEMİREL, İstanbul’a gitti, okulunun 1.’si oldu.
Okula adım attığı günden başlayarak 4 yıl boyunca yakınımda duran biri vardı: NAZ. Adı gibiydi… Ben ona hep “Naz Ağacı” derdim… Her fotoğraf karesinde yanımda o var. Fotoğraf çekilirken uzak kalmışsa suratını asar, kaşlarını eğerdi. Tatlı Kıskanç, yanında öteki çocuklara ilgi göstermemden de pek hoşlanmaz;
“Ama sen onları daha çok seviyorsun” bile derdi.
Kendi çocuklarım dahil, albümlerde en çok Naz’la çekilmiş fotoğraflar olduğunu fark ettim. Şimdi büyüdü ve uzaklarda ama o benim gözümde hep aynı kalacak.
Gittiği kolejde, İstanbul’da okul birincisi oldu. Beni hiç şaşırtmayan bu başarı onun azminin, disiplinli çalışmasının sonucu. İçinde daima dışa vurmayan, kontrollü bir hırsı vardı. Biraz da güçlü bir annenin, Mehtap’ın eseri sayılırdı.
NAZ Demirel, çok yetenekli bir kız. Piyano çalar, resim yapar, halk oyunları ekibinde de oynar. Naz’ın ilk kişisel resim sergisini birlikte açtık. Sevgili Taylan Polat’la ikisinin piyano konserini değerli Naime Yıldız öğretmenin programıyla izleme şansım da oldu.
Naz çekmenin de bu kadar tatlı olabileceğini öğreten sevgili kızım Naz Demirel’e yaşam boyu başarı ve mutluluk diliyorum.
Ayrıca ilk yıllardaki zor koşullarda Naz için gösterdiği duyarlık, sabır ve çabalar için değerli kardeşim, Sevgili Mehtap anneyi de kutluyorum.
Naz DEMİREL albümü
***
BİR SARAYDAN KAÇIP GELMİŞ, GERÇEK BİR SULTAN:
CEYLİN TOPAK
Ceylin’e 1. Sınıfta ilk olarak SULTAN demiştim, öyle de kaldı. Ona 4 yıl “Sultanım” diye hitap ettim. Çünkü çocuk yaşta bu kadar uyumlu, bu kadar olgun olursanız Sultan olmayı da hak edersiniz.
Hiç unutmam, Cam Piramitteki okullar arası satranç yarışmasında rakibi gelmeyince karşısındaki boş sandalyeye oturmuştum. Çekilen fotoğrafta masadaki “7 Yaş Kızlar Masası” yazısını gördüğümüzde hepimiz gülmüştük. Ceylin’le “aynı kategoride” yarışma şansı bulan tek yarışmacı olmuştum.
Ceylin’in, Öğretmenler Günü anısına dev bir kartona benim resmimi çizmesi de unutmayacağım bir anı olarak kaldı. Onu, çok yakışan halk oyunları ekibinde izlemek de ilk kişisel resim sergisini açmak da çok değerliydi. Eda anneyi tanıyınca onun üzerindeki güçlü etki de belli oluyordu. Zaten kızları biraz da anneler yaratırdı.
Bizden sonra gittiği ortaokulda Ceylin de okulunun birincisi oldu ve başarı kütüğüne adını yazdırdı.
Her zaman bir Sultan olarak aklımda kalacak olan Ceylin kızımı bütün başarıları için kutluyorum, yolu açık olsun!
Ceylin TOPAK albümü
***
ADI GİBİ DURU, GERÇEK BİR HANIMEFENDİ:
DURU DABAĞ
İlk bakışta dikkat çeken özgüvenli duruş ona çok yakışıyor.
Çalışkan, hırslı ve yaratıcı. Resim yapmaya çok önce başlamış. Katıldığı bir sergide ödül alan resmi getirip odama asmıştı. Ama daha da önemlisi bir Karadeniz tatilinden dönünce bana bir Devrek bastonu hediye etmek için odama geldiğinde unutamayacağım bir söz söyledi:
“Öğretmenim, bunu sizin için aldık, büyüyünce kullanırsın!”
Doğrusu sadece baston için değil, bu akıllıca söz için çok mutlu olmuştum. Henüz o kadar büyüyemedim ama bir gün büyüyüp Duru kızımın sözünü de tutmak isterim. :)
Duru Dabağ, gerçek bir kitap kurdu. Okula bir miktar kitap getirerek bir kütüphane yapmanın da öncüsü olmak bir kitap kurduna çok yakışmıştı.
Arkasında güçlü bir “teknik direktör” olarak duran anne Seçil’in varlığını da söylemeliyim.
Sevgili Duru da bu yıl kendi ortaokulunun 1.’si oldu ve başarı kütüğüne adını çaktırırdı. Duru’yu kutluyoruz, ondan da ileride daha büyük başarı haberleri alacağımıza inanıyorum.
Duru DABAĞ albümü
***
BİR BABANIN İKİ PAŞASI:
Kadir ve Fırat Şimşek de okullarında 1. oldular.
Sınıfa sonradan katılan Sevgili Kadir Şimşek’in de gittiği ortaokulun 1.’si olarak plaketini aldığını öğrendim. Ayrıca lisede okul birinciliğine uzanan ağabey Fırat Şimşek’i de ekleyelim.
Baba Mesut Şimşek, iki oğlu için gerçek bir kahraman sayılır. Ama onun “Paşa”ları da bu yıl babalarının çabasını ödüllendirdiler. Kadir ve Fırat kardeşleri kutluyor, sonraki okullarda da başarılar diliyoruz.
Kadir Şimşek albümü
***
SON SÖZ
Sadece bu kadar değil tabi.
Yukarıdakiler sadece bugünün başarı örnekleri. Bu yazı, iz bırakan bir sınıfın hatıra defteri olsun diye de yazıldı. İçtenlikle biliyor ve görüyorum ki bu çocukların hepsi, asıl yarınların başarılı bireyleri, gençleri olacak. Hepsine bugün ve o dönemde bizlere yaşattıkları her şey için teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle sınıfın diğer öğrencilerini de anarken, eğitim yolculuklarının ilk adımını birlikte attığımız;
“Baş belalarım“ Ceren Zorlu ve Azra İlya”ya; talihsiz şekilde babasını kaybettikten sonra okuldan ayrılmak zorunda kalan Aleyna’ya;
Sınıfın bey efendileri Sarper Söylemez, Taylan Polat, Artur Türkkan, Eren Örs, Umut Koç ve Refik Çirah ile
Sonradan aramıza katılan Esila Korkmaz, Aleyna Mesci, Yudum Defne İnel, Ecenaz İkizoğlu, Eylül Sönmez, Ceylin Laçin, Nadiya Niyaz, Kaan Taha Kaplan, Fevzi Özkan, Yağız Tuna Kavak ve Ezel Bayındır’a başarılar diliyorum.
“İlk Birler”’in sınıf öğretmeni Havana Ökçe ile onların yetişmesinde emeği olan bütün öğretmenlerini, başarılarına sonradan katkı yapan ortaokulları ve bu güzel çocukların ailelerini kutluyorum.
Eğer üzerlerinde az da olsa bir hakkımız varsa helal olsun!